Doğruluğun ölçütleri nelerdir?
İçindekiler
Doğruluğun ölçütleri nelerdir?
Bir bilgiyi doğru kılan nedir? Kısacası “Bir bilgi niçin doğrudur?” Genellikle bu problem bir önermenin doğruluğuyla ilişkilendirilip önermenin doğruluğunun nasıl olduğu problemine dönüştürülmektedir. Böylece doğruluk problemi, dilde “Anlamlı bir ifade nasıl olur da dünyadaki varlıklara karşılık gelir?” ve “Dünyadaki nesneleri nasıl olur da zihnimizde temsil edebiliriz?” gibi sorunlar hâline gelir. Kısaca bu bölümde doğruluğun mahiyeti hakkında ileri sürülen görüşler tartışılır.
Ancak bilginin doğru olduğunu nasıl anlayacağız, doğruluğunu ne ile test edeceğiz? Felsefe tarihinde bu konuda verilen cevapları birkaç grupta toplamak mümkündür:
1– Gerçeğe uygunluk
Doğruluk, düşünce ile nesne arasındaki tam uygunluktur. Eğer bir nesne hakkında oluşturduğumuz bir görüş, nesnenin kendisine uyuyorsa doğru; ona uymuyorsa yanlıştır. Bir benzetmeyle örneklendirirsek; zihni aynaya, zihnin konusu olan şeyleri de aynanın dışında ve onun önünde olan nesneler olarak düşünelim. Bu nesnelerin aynada yansıyacağı ve şekillerinin oluşacağı açıktır. Eğer bu yansıma ve şekil nesnenin kendisine uyuyorsa biz bu aynanın kusursuz bir ayna olduğunu ve nesneleri doğru bir biçimde yansıttığını söyleriz. Fakat bazı farklı aynalar nesneleri olduğundan değişik göstermekteler. Bu durumda önündeki nesneyi ona uygun yansıtmayan, çarpıtan aynaya kusurlu ayna der ve nesneleri de yanlış biçimde yansıttığını söyleriz.
2– Tutarlılık
Bir önermenin doğruluğu sistemde daha önce kabul edilmiş doğru önermelerle çelişmemesine dayanmaktadır. Önermeler kendi içindeki uyumu, yeni bir önerme ile de göstermelidir. Eğer yeni önerme var olan önermelerle çelişiyorsa yanlıştır. Bu ölçüte göre, önermenin tek başına doğruluğu önemli değildir; bir bütün içinde diğerleriyle çelişmemesi gerekir.
3– Tümel uzlaşım
Bu ölçüte göre, herkesin veya çoğunluğun kabul ettiği bilgiler doğrudur. Örneğin; bir an bir şey gördüğümüzü sandığımızda gördüğümüz şeyin var olup olmadığından yani görme eyleminin doğruluğundan şüphe ediyorsak yanımızda bulunanlara aynı şeyi onlarında görüp görmediğini sorarız. Eğer onlar da doğruluyorsa, gördüğümüz doğrudur. Bu tür, genelin onayını almak doğruluğun ölçütü olmaktadır.
4– Apaçıklık (Descartes)
Bir bilginin hem açık ve seçik hem de kuşku duyulmayan bir açıklıkta olması durumudur. Böyle bilgiler ancak sezgisel kavrama ve çıkarsamayla elde edilir.
Nedir açık ve seçik bilgi? Açık bilgi, bir bilgi ya da düşüncenin bir bütünlük içinde, tutarsızlık içermeden kavranmasıdır. Örneğin; diş ağrısının bilinmesi ve ağrının açıkça hissedilmesi gibi. Seçik bilgi ise, bir bilginin başka bir bilgi ya da düşünce ile karıştırılmaması durumudur. Örneğin; hangi dişin ağrıdığının bilinmesi gibi. (Descartes (1596-1650))
5– Fayda – Pragmatizm: J. Dewey, W. James, C. Pierce
Bir bilgi uygulanabilir, yararlı, tatmin edici sonuçlar veriyor veya bir problemi çözebiliyorsa doğrudur. Bu ölçütü kabul edenlere pragmatist denir. Pragmatistlere göre, bir bilgi yararlı olduğu sürece değerlidir ve doğrudur. Bu ölçüt kendini deneyle de destekler. Yani yararlı olan deneyle kanıtlanabilir. Örneğin; AIDS için bulunacak ilacın denenmesinde ortaya çıkacak olumlu sonuç onun doğru ilaç olduğunu gösterir. Bilim doğrularının pratik alandaki yararları, onların doğru olduğunu göstermektedir.
Yorum yaz