Samuel Beckett’ın meşhur eseri “Godot’yu Beklerken”in Konusu Nedir, Türü Nedir, Neyi Anlatır?

Samuel Beckett’ın meşhur eseri “Godot’yu Beklerken”in Konusu Nedir, Türü Nedir, Neyi Anlatır?
“Tüm zamanların en iyi oyunu”
“Şu uğursuz zaman hikâyelerinizle bana yeteri kadar işkence yapmadınız mı? Anlamsız bir şey bu! Ne zaman! Ne zaman! Günün birinde! (…) Günün birinde doğduk, günün birinde öleceğiz.”
Godot’yu Beklerken hangi dilde yazıldı? İlk baskısı ne zaman yapıldı?
Godot’yu Beklerken (Fransızca: En attendant Godot, İngilizce: Waiting for Godot), 1949 yılında Fransızca olarak yazılan ve ilk kez 1953’te Paris’de sahnelenen, Samuel Beckett’ın absürd tiyatro eseridir. Bu eser başlangıçta çok fazla bir ilgi görmemiş olsa da zamanla dikkat çekmeye başlamış, 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrilmiştir. Eser hem kitap olarak pek çok dile çevrilmeye başlarken hem de oyun olarak ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başlamıştır.
Godot’yu Beklerken türü nedir? Hangi tiyatro türüne örnektir?
Eser, avangart “yenilikçi” veya “deneysel” bir tiyatro eseri olarak kabul edilmiş, bazıları tarafından başlangıçta garip ve saçma bulunmuştu. Buna karşın az zamanda oldukça tanınmaya başlayan ve dikkati çeken eser hızla klasik oyunlar arasında görülmeye başlanmıştır.
Eser bir bekleyişe kapılan, kurtulma ümidi ile ayakta kalmaya ve varoluşlarını sürdürmeye gayret eden insanların, hiçbir şey yapamadan kurtulmayı beklemeleri ve ne olduğunu dahi bilmedikleri Godot adında bir kimsenin veya “şeyin ” kendilerini kurtarmalarını beklemelerini konu alan sıra dışı bir oyundur.
Eser, Absürt tiyatronun ilk eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Kimi eleştirmenler eseri “ modernliğin monotonluğu ve anlamsızlığının parlak bir şekilde kaleme alınışı” olarak değerlendirirken, Kimileri de “can sıkıcı bir çöp olarak” olarak değerlendirdiler. Eser “burjuva ideolojisinin estetik dışavurum aracı olan biçimsel gerçekçiliğe bir karşı duruş gibidir.
Godot’yu Beklerken oyununun kahramanları kimlerdir?
Yazarın oyunda yarattığı kahramanlar kendilerini merkezsiz, anlamlandıramadıkları karmaşık bir dünyaya “fırlatılmış” bulurlar. Onların dünyasında nedenler her zamanki sonuçlara götürmez ya da sonuçlardan nedenlere gitmek istediklerinde kaybolurlar. Varoluşsal anlamda özgün tercihler yapamazlar. Yaşamlarındaki akışı düzenleyen tek şey, Godot’yu bekledikleri gerçeğidir. Eylemsel anlamda felçli gibidirler.” Oyunun kahramanları olan Vladimir ve Estragon, yolları kesişince birbirleri ile iletişim kurmaya çalışan ve varoluş sancıları çeken iki kahramandır. “Her gün yinelenen bu ritüelde bellek, işlevini yerine getiremeyince de gerçekliğin kesinliğinden uzaklaşmaya başlarlar.”
Buna karşın pek çok eleştirmenin bu eser hakkında en uygun görüşleri şu çerçeve içine alınabilir. “ oyun, modern dünyanın varoluşsal kötü durumunu, insanlığın anlamlı bir şeyleri bekleyişini ama bu şeyin ne zaman geleceğini, gelip gelmeyeceğini veya onun ne olduğunu bile bilmeyişi ile çıldırtıcı hareketsizliğini temsili olarak ele alır.”
Oyun ilginç konusu, kaldıkları mekândaki çaresizliği vurgulayan imkânsızlıklarla bütünleşen çaresizlikler, yalanlar ve bu yalanları yücelterek kurtuluşu bekleyenlerin ruh hallerini oldukça başarılı bir şekilde dile getirebilmesi ile dikkati çekmektedir. Beklerken hiçbir şey yapamayan, kurtuluş için hiç bir imkânları olmayan insanlar kendilerini kurtaracağına inandıkları Godot’yu beklemektedir. Bu aslında bir yalandır, Bu yalanı da kendileri çıkarmışlardır. Gelmeyeceğini bildikleri halde Godoty’u beklemek bu insanların yapabileceği, tek şeydir. Buna inanmak; bu inanç onları hayata bağlamaktadır.
Yaşamın anlamsızlığı oyunda leitmotiv olarak sürekli gündeme getirilir. Eser, absürd tiyatronun en önemli eserlerinden birisidir.
Uyumsuz tiyatro, etkisini Türkiye’de 1960’lı yıllardan sonra etkisini göstermiş bu tür oyunlar da ülkemizde oynanmaya ve yazılmaya başlanmıştır. Eser, Absürd Tiyatro’nun özelliklerine uygun olarak serim düğüm çözüm bölümlerine dayanmaz. Olay örgüsü klasik eser sistemlerinde değildir. Mekân özellikleri belirsizdir ve mekân belli değildir. Kişilerin kişilik analizleri net olmadığı gibi kişilerin belli yönleri daha doğrusu, amaçsız bekleyişleri, yalan olduğunu bildikleri halde inanmaları ve bunu sürdürmeleri vb önem kazanır. Eserde olayların belli bir başlangıcı ve bitişi yoktur.
Eserde mekân
Eserin mekânı klasik oyunlar ve diğer kurmaca metinlerde olduğu gibi belirli bir mekân değildir. Eserde olayın geçtiği mekân hakkında bir bilgi yoktur. Eserdeki sözü edilen olaylar bilinmeyen bir yerde geçer. Olayların nerede geçtiği bilinmez. Üstelik hiçbir zaman Godot’nun kim olduğunu veya iki adamın onu neden bekledikleri eserde izah edilmemiştir.